Bariatrik Cerrahi

Tüp Mide Ameliyatı Nedir

Obezite birçok açıdan kozmetik bir sorun olarak algılanıyor olsa da dünya genelinde ölüme yol açan önlenebilir hastalıklar arasında sigaraya bağlı akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alan son derece önemli bir sağlık sorunudur. Başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere diyabetten depresyona kadar çok sayıda önemli hastalığa zemin oluşturan obezite, kişinin genel sağlık durumunu bütünüyle etkileyen kronik ve kompleks bir hastalık tablosudur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından obezite, “vücuttaki yağ kütlesinin, kas ve kemik doku gibi yağsız kütleye oranla artması ve aşırı yağ depolanması ile karakterize olan, kişide fiziksel, ruhsal ve sosyal problemlere yol açabilen bir enerji metabolizması bozukluğu” olarak tanımlanır ve kanserden metabolik sendroma kadar çok sayıda hastalıkla ilişkili olduğu kabul edilir. Sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam tarzı ile ortaya çıkan obezitenin davranış temelli geleneksel tedavisi, hasta açısından oldukça zorlayıcı olabilir. Bu durum hastanın tedavi sürecine uyumunu zorlaştırdığı için tedavide aksaklıklar yaşanır ve kişinin genel sağlık durumu bu süreçte daha kötüye gidebilir. Bu nedenle günümüzde obezite tedavisi için altın standart tüp mide ameliyatı gibi bariatrik cerrahi tedavi yöntemleridir.

Tüp Mide Ameliyatı Kimlere Uygulanır?

Tüp mide ameliyatı, vücut kitle indeksi 50 kg/m2’den yüksek olup süper obez olarak tanımlanan ileri evre obezite hastaları için en uygun tedavi yöntemlerinden biridir. Bunun yanı sıra vücut kitle indeksi 50 kg/m2’den düşük olmasına rağmen bu yöntemi isteyen obez kişilerde de güvenli şekilde tercih edilir. Tüp mide ameliyatı uygulanan hastaların neredeyse tamamı ilk 1 yıl içinde fazla kiloların yaklaşık %55’inden kurtulur. Operasyona bağlı komplikasyon oranı yalnızca %8 olarak bildirilmiş ve bu nedenle tüp mide ameliyatı neredeyse tüm obezite hastaları için güvenli yöntemlerden biri olarak kabul edilmiştir. Hastaların %66’sında diyabet hastalığı ile ilişkili bulguların tamamen ortadan kalktığı ve genel sağlık durumunun son derece hızlı bir şekilde iyileştiği görülmüştür. Tüm bu bilgiler doğrultusunda laparoskopik tüp mide ameliyatının morbid obezite tanısı almış kişiler için tek başına veya diğer tedavi yöntemleri ile birlikte en sık tercih edilen uygulama olduğunu söylemek mümkündür.

Mide Küçültme Ameliyatı Süresi Nedir?

Bariatrik cerrahi, obezite tedavisi için uzun dönem boyunca sürdürülebilir kilo kaybı sağlayan en etkili tedavi seçeneği olarak kabul edilir. Obezitenin cerrahi tedavisi ile ilgili ilk çalışma 2004 yılında İsveç Obez Çalışma Grubu (SOS) tarafından yapılmış ve cerrahi tedavi uygulanmış olan hastalar tedavi sonrasında 10 yıl boyunca yakın takip edilmiştir. Bu çalışmadan elde edilen başarılı sonuçlar doğrultusunda tüp mide ameliyatı gibi bariatrik cerrahi yöntemleri tüm dünyada yaygın hale gelmiş; günümüzde çalışmanın 20. yıl sonuçlarının da yayınlanması ile birlikte cerrahi uygulamalar obezite tedavisinde en etkili yöntem olarak kabul edilmiştir. Obezite hastalığı, kişinin sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam tarzını benimsemesi ile ortaya çıkar ve hastalıkla birlikte efor gerektiren egzersizleri uygulamak çok daha zor hale gelir. Bu nedenle hastaların cerrahi dışı tedaviye uyumu zorlaşır ve ek olarak ortaya çıkan psikolojik problemler, çeşitli yeme bozukluklarına yol açabilir. Bu nedenle obezitenin kesin tedavisi için en etkili yöntemin tüp mide ve diğer bariatrik cerrahi tedavi yöntemleri olduğunu söylemek mümkündür.

Tüp Mide Ameliyatı Nasıl Uygulanır?

Mide hacmini küçülterek kişinin tek seferde tüketebileceği besin miktarını ve kalori alımını kısıtlayan tüp mide ameliyatı, obezitenin cerrahi tedavi uygulamaları arasında en sık tercih edilen yöntemlerden biridir. Tıpta Sleeve Gastrektomi olarak adlandırılan bu yöntemde midenin antrum olarak adlandırılan alt kısmından başlanarak proksimal his açısında sonlanan stapler hattı boyunca, yaklaşık %85’i kesilerek çıkarılır ve mide kapasitesi en fazla 100 ml olacak şekilde azaltılır. Midenin operasyon sonrasındaki yeni görünümü tüpe benzediği için bu işlem tüp mide ameliyatı olarak da adlandırılır.

Sleeve gastrektomi ameliyatı laparoskopik yöntemle, karın duvarından küçük bir kesi ile girilerek gerçekleştirilir. Açık cerrahi girişim gerektirmemesi hem iyileşme süresini kısalttığı hem de cerrahiye bağlı enfeksiyon riskini azalttığı için hasta açısından son derece avantajlıdır. İleri obezite olgularında dahi ciddi kilo kaybı sağlayan bu uygulama, aynı zamanda mide kapağının etrafında yer alan sfinkter kasların bütünlüğünü korur. Bu sayede mide ile yemek borusu arasındaki ayrımı korumayı başaran tüp mide ameliyatı, diğer bariatrik cerrahi yöntemlere göre daha çok daha avantajlı bir yöntem olarak kabul edilir.

Tüp Mide Ameliyatı Olanlar Ne Kadar Kilo Veriyor?

Yalnızca mide kapasitesini azaltarak besin ve kalori alımını kısıtlayan tüp mide ameliyatı, diğer bazı cerrahi yöntemlerde olduğu gibi bağırsaklarda gerçekleşen besin emilimini etkilemez. Besin emilimin etkilendiği tedavi yöntemleri kişiyi başta demir eksikliği anemisi olmak üzere birçok hastalığa yatkın hale getirir. Bu nedenle tüp mide ameliyatı, obeziteyi tedavi etmesinin yanı sıra kişinin genel sağlık bütünlüğünü koruması nedeniyle de diğer yöntemlere göre daha güvenilir bir seçenektir. Bunun yanı sıra açlık hormonu olarak da bilinen ghrelin, midenin gastrik fundus olarak adlandırılan bir bölümünden salgılanır ve tüp mide ameliyatı ile gastrik fundusun büyük bir kısmı alınır. Bunun sonucunda mideden salgılanan açlık hormonu miktarı düşer ve kişinin iştahı, operasyon sonrasında eskiye oranla oldukça azalır. Tüm bu etkiler sayesinde tüp mide ameliyatı ile son derece hızlı ve kalıcı kilo kaybı sağlanır. Zayıflamanın getirdiği fiziksel ve ruhsal rahatlama günlük yaşam kalitesini hissedilir derecede artırır. Fazla kiloların çoğu 1 yıl içerisinde kaybedilebilir. Bu da morbid obez bir hasta için neredeyse 40-50 kilo gibi bir ağırlığa tekabül edebilir. Ameliyattan sonra obeziteyle ilişkili hastalıklardan tip 2 şeker hastalığı ve uyku apnesi sorunlarının dörtte üçü, kan yağları yüksekliği ve yüksek tansiyon problemlerinin yarıdan çoğu, diz ağrılarının yarısı, bacak varislerinin çoğu düzelir. Bu düzelmeler zayıflamanın başlamasıyla birlikte başka hiç bir tedaviye gerek kalmaksızın kendiliğinden gerçekleşir. Kişinin genel sağlık düzeyinde hızlı bir iyileşme meydana gelir.

Tüp Mide Ameliyatı Riskli midir?

Tüp mide ameliyatı genel olarak tüm ameliyatlar içinde hafif-orta dercede riskli bir ameliyattır. Hastaların büyük bir çoğunluğu herhangi bir ek sorun yaşamaz. Komplikasyon görülme oranı %2 civarındadır. Ameliyat kapalı teknikle yapıldığı için aynı gün ayağa kalkmak mümkündür. Hastanede 3-4 gün yatış yeterlidir. Birkaç hafta içinde olağan gündelik hayata dönülebilir.Takip sonuçları mükemmele yakındır. Hastalar ameliyattan sonraki günler içinde kilo kaybetmeye başlar. Birkaç ay içinde zayıflama belirgin hale gelir. Binlerce hastaya ait uzun dönem tıbbi takip sonuçları tüp mide ameliyatı olan hastaların fazla kilolarının %70-80’ini kaybettiğini göstermektedir.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Ağrı Oluyor Mu?

Genel anestezi altında ve laparoskopik (kapalı cerrahi girişim) olarak gerçekleştirilen tüp mide operasyonu, diğer pek çok cerrahi girişime oranla oldukça güvenilir yöntemlerden biridir. Bununla birlikte tüp mide ameliyatının özellikle kelepçe gibi uygulamalara kıyasla hem daha az komplikasyon riskine sahip olması hem de çok daha uzun süre kalıcı kilo kaybı sağlaması nedeniyle son derece avantajlı bir yöntemdir. Öyle ki, tüp mide tedavisinin keşfiyle birlikte kelepçe ve benzer uygulamalar neredeyse tamamen ortadan kalkmış, tüp mide operasyonu tüm avantajları sayesinde en sık tercih edilen bariatrik cerrahi yöntem haline gelmiştir. Hastalar birkaç günlük hastanede yatış sürecinin ardından normal hayatına yeni bir beslenme düzeni ile devam eder.

 

Tüp Mide Ameliyatından Sonra Mide Tekrar Genişler mi?

Tüp mide ameliyatı ile midenin %80-85’i alınır ve mide hacmi yaklaşık 100 ml olacak şekilde azaltılır. Ameliyattan sonra mide kapasitesi bir miktar artar ancak hekim önerileri doğrultusunda beslenilmediği takdirde mide gereğinden fazla büyüyebilir. Bunun sonucunda hasta, ameliyat sonrası hızlı şekilde kaybettiği kiloları geri alır. Tüp mide ameliyatından en doğru faydayı görebilmek için ameliyat sonrasındaki süreçte hekim tarafından planlanan beslenme önerilerine harfiyen uymak son derece önemlidir.

Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Beslenme

Tüp mide operasyonu sonrasında beslenme düzeni oldukça önemlidir. Operasyonun ilk haftalarında tamamen sıvı ile beslenme döneminden sırasıyla püre ve katı dönemine geçilir. Mide kendisini çabuk yenileyen bir organ olduğu için doktorunuzun size vereceği beslenme önerilerine uymak hem doğru kilo kaybını sağlayacak hem de kilonun geri alınmasını zorlaştıracaktır. Çabuk doyma ve az yeme avantajınızı ömür boyunca koruyabilmeniz için katı ürünlerle sıvı ürünlerin tüketiminin arasına yarım saat koymak hem mide hacminizin genişlemesini önlemek açısından hem de eksik beslenmeyi engellemek için oldukça önemlidir. Tüp mide operasyonundan sonraki ilk aylarda, protein, vitamin ve çeşitli gıda takviyeleri de doktorunuz tarafından önerilebilir. Yine doktorunuzun vereceği basit egzersizleri kilo verme evresinde yapmak sarkma oluşmasını engelleyecek hem de bağırsak ve mide düzeninize katkı sağlayacaktır.

Tüp Mide Hakkında Sık Sorulan 15 Soru ve Cevabı

  1. Tüp mide operasyonundan sonra kilo alınır mı?

Tüp mide ameliyatı ile midenin %80-85’i alınır ve mide hacmi yaklaşık 100 ml olacak şekilde azaltılır. Ameliyattan sonra mide kapasitesi bir miktar artar ancak hekim önerileri doğrultusunda beslenilmediği takdirde mide tekrar büyüyebilir. Bunun sonucunda hasta, ameliyat sonrası hızlı şekilde kaybettiği kiloların bir bölümünü geri alabilir. Tüp mide ameliyatından en doğru faydayı görebilmek için ameliyat sonrasındaki süreçte hekim tarafından planlanan beslenme önerilerine harfiyen uymak son derece önemlidir.

  1. Tüp mide operasyonundan sonra sarkma olur mu? Nasıl sıkılaştırılır?

Bariatrik cerrahi operasyonlarından biri olan tüp mide operasyonun ardından hızlı kilo vermeye bağlı olarak ciltte gevşeme, sarkma ve çatlak oluşumları yaşanabilir. Bu komplikasyonlar spor ve doğru egzersizlerde kısa sürede giderilebileceği gibi morbid obez hastalarda oluşabilecek daha yoğun sarkmalar için liposuction başta olmak üzere çok sayıda estetik seçenek ile de sıkılaşma mümkündür. Unutulmamalıdır ki doktorunuzun ve diyetisyeninizin önerdiği beslenme ve egzersiz düzenine uymak derinin daha sıkı toparlanmasını sağlayacak, sarkmaları önleyecek ve hızla sıkılaştırma sağlanacaktır.

  1. Tüp mide operasyonuyla diyabet biter mi?

Tüp mide ameliyatı neredeyse tüm obezite hastaları için güvenli yöntemlerden biri olarak kabul edilmiştir. Obezite karaciğer yağlanmasından, şeker hastalığına, kalp ve akciğer hastalıklarından, psikolojik rahatsızlıklara pek çok kronik soruna yol açan ciddi bir rahatsızlıktır. Tüp mide operasyonu geçiren hastaların %66’sında diyabet hastalığı ile ilişkili bulguların tamamen ortadan kalktığı ve genel sağlık durumunun son derece hızlı bir şekilde iyileştiği görülmüştür. Öte yandan pek çok obezite hastasında insülin direnci olduğu görülür. Prediyabet adı verilen henüz diyabet hastalığının tam olarak oluşmadığı ve yalnızca başlangıç düzeyinde insülin direncinin gözlendiği hastalarda, başta tüp mide olmak üzere obezite cerrahisi uygulamaları ile diyabet hastalığı oluşmadan insülin direncinin önüne geçmek mümkündür.

  1. Tüp Mide mi? Gastrik Bypass mı?

Tüp mide ameliyatı tüm bariatrik cerrahi yöntemleri arasında etkinliği en yüksek olan tedavi seçeneğidir. Yalnızca mide hacminin küçültülmesi ve besin emiliminin değil besin miktarının kısıtlanması ile kalori kaybı sağlanırken aynı zamanda hücrelerin yeterli düzeyde beslenmesi sürdürülür. Bu sayede kişinin vücut direnci zayıflamadan kilo kaybı gerçekleşir. Bununla birlikte tüp mide ameliyatının özellikle kelepçe gibi uygulamalara kıyasla hem daha az komplikasyon riskine sahip olması hem de çok daha uzun süre kalıcı kilo kaybı sağlaması nedeniyle son derece avantajlı bir yöntemdir. Öyle ki, tüp mide tedavisinin keşfiyle birlikte kelepçe ve benzer uygulamalar neredeyse tamamen ortadan kalkmış, tüp mide operasyonu tüm avantajları sayesinde en sık tercih edilen bariatrik cerrahi yöntem haline gelmiştir. Gastrik Bypass operasyonları ise tüp mideden sonra en yaygın yapılandır. Hastanın hangi operasyona uygun olduğuna alanında uzman hekim, hastanın yaşına, beslenme bozukluğunun türüne, vücut yapısına göre karar verir.

  1. Sleeve Gastrektomi ameliyatının yaş sınırı nedir?

Kilo vermek isteyen hastaların en sık tercih ettiği operasyonlardan biri olan Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) ameliyatını sağlık koşulları el veren 18-65 yaş aralığında bireyler sıklıkla tercih eder. Obezite pek çok kronik rahatsızlığa yol açan ciddi bir sağlık sorunu olduğu için çözümü ertelenememesi gereken rahatsızlıklardandır. Bu nedenle pek çok deneyimli hekim hastada ek komplikasyon ve kronik rahatsızlar oluşmadan önce tüp mide ya da diğer mide küçültme operasyonu ve obezite cerrahisi ameliyatlarını tavsiye etmektedir.

  1. Mide Küçültme Ameliyatından sonra iz kalır mı?

Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide) operasyonları genellikle laparoskopik yani kapalı yöntemle uygulanır. Karın duvarından küçük bir kesi ile girilerek gerçekleştirilen operasyon için oluşan delikler estetik bir sorun yaratacak hacimde olmaz genellikle zaman içerisinde kendiliğinden kapanır.

  1. Sleeve Gastrektomi operasyonu sonrasında su tüketiminde azalma ve üşüme olur mu?

Yalnızca mide kapasitesini azaltarak besin ve kalori alımını kısıtlayan tüp mide ameliyatı, diğer bazı cerrahi yöntemlerde olduğu gibi bağırsaklarda gerçekleşen besin emilimini etkilemez. Besin emilimin etkilendiği tedavi yöntemleri kişiyi başta demir eksikliği anemisi olmak üzere birçok hastalığa yatkın hale getirir. Bu nedenle tüp mide ameliyatı, obeziteyi tedavi etmesinin yanı sıra kişinin genel sağlık bütünlüğünü koruması nedeniyle de diğer yöntemlere göre daha güvenilir bir seçenektir. Hasta başlangıçta hızlı kilo vermeye bağlı olarak üşüme sorunu yaşayabilse de bu sorun yeni kiloya adapte olunca ortadan kalkmaktadır. Kişinin su alınıma ise etki eden bir durum bulunmamaktadır. Doktorun ve diyetisyenin verdiği katı-sıvı tüketimi kurallarına uyuldukça hastalar herhangi bir sağlıklı besin alımında kalıcı bir komplikasyon yaşamazlar.

  1. Tüp mide sonrası ayda kaç kilo verilir?

Obezitenin cerrahi yöntemlerle tedavisi bariatrik cerrahi olarak adlandırılır ve bu yöntemler arasında tüp mide ameliyatı en sık uygulanan tedavi seçeneklerinden biridir. Genel anestezi altında ve laparoskopik (kapalı cerrahi girişim) olarak gerçekleştirilen bu operasyon, diğer pek çok cerrahi girişime oranla oldukça güvenilir yöntemlerden biridir. Verilecek kilo miktarı hastanın mevcut kilosuna bağlı değişiklik göstermektedir. Tüp mide ameliyatı uygulanan hastaların neredeyse tamamı ilk 1 yıl içinde fazla kiloların yaklaşık %55’inden kurtulur. Operasyonun ilk aylarında çok hızlı kilo verme gerçekleşirken zaman içerisinde kilo oranı azaldıkça bu aylık verilen kilo miktarı da azalacaktır.

  1. Sleeve Gastrektomi kısırlığa çözüm sağlar mı?

Çağın en büyük sağlık problemlerinden biri olan obezite, pek çok kronik rahatsızlığa neden olduğu gibi üreme sistemine de etki eder. Fazla kiloların verilmesi ile beraber doğurganlık artmasının yanı sıra  sağlıklı bir hamilelik sürecinin yaşanmasına da neden olur. Tüp mide operasyonu obeziteye bağlı kısırlık riski yaşayan ya da şeker seviyesine bağlı doğurganlığında azalma meydana gelen bireylerin de sık tercih ettiği ameliyatlardan biridir. Ayrıca obezite hastalarında düşük yapma oranın da yüksek olduğu tespit edilmiştir.

  1. Sleeve Gastrektomi sonrasında asla yenmeyecek yiyecekler nelerdir?

Açlık hormonu olarak da bilinen ghrelin, midenin gastrik fundus olarak adlandırılan bir bölümünden salgılanır ve tüp mide ameliyatı ile gastrik fundusun büyük bir kısmı alınır. Bunun sonucunda mideden salgılanan açlık hormonu miktarı düşer ve kişinin iştahı, operasyon sonrasında eskiye oranla oldukça azalır. Fakat operasyonun üzerinden 1,5-2 yıl geçtikten sonra hastanın mide kapasitesinde de, iştahında da artma oluşabilir bu nedenle, kalori oranı yüksek kızartılmış yiyecekler ve paketlenmiş hazır gıdalar tavsiye edilmez. Yine mide de deformasyon ve genişlemelere yol açan gazlı ve alkollü içecekler önerilmez. Hacmi küçük ama kalori oranı büyük soslar, yağlar, şekerli içecekler de tüp mide operasyonu sonraki beslenme düzeninde tavsiye edilmez.

  1. Tüp mide sonrası takviye yiyecekler nelerdir?

Tüp mide ameliyatından sonraki ilk bir ay çok önemlidir. Bu süreçte midenin sağlıklı bir şekilde iyileşmesi hedeflenmektedir. Ameliyatın ardından ilk hafta hasta sadece sıvı gıdalar ile beslenmelidir. Yeterli protein ve mineral alındığından emin olmak için kişilere özel diyet programı hazırlanmaktadır. Bu süreçte, protein ve vitamin takviyeleri önerilmektedir. Cilt sarkmaları içinde kolejen artırılması önerilebilir. Bunun yanı sıra katı döneme geçtikten sonra hastalara porsiyonlarını maximum vitamin ve protein alacak şekilde düzenledikleri beslenme programları tavsiye edilir.

  1. Mide küçültme operasyonu sonrasında spor ya da egzersiz yapılabilir mi?

Egzersiz, özellikle yüzme, kas egzersizleri gibi yöntemler hızlı kilo vermeye bağlı olarak deri sarkmasının iyileşmesinde etkili olacaktır. Bazı kremler ve masajların deri sıkılaştırmasına yardımcı olabileceği iddia edilmektedir. Operasyonun hemen ardından ağır spor yapılması hekimler tarafından tavsiye edilmemektedir. Onun yerine basit yürüyüşler tercih edilmedir. Fakat ilerleyen aylarda kişi istediği spor düzenine ve ritmine kısa sürede kavuşabilir.

  1. Tüp mide operasyonu sonrasında hamile kalınabilir mi?

Tüp mide operasyonu geçiren hastalar, güvenli ve sağlıklı bir hamilelik için öncelikle yeni vücuduna adaptasyonun ve kilonun dengelenmesi için en az 18 ay beklemeyi tercih eder ve doktorlar da sıklıkla operasyonun ardındaki ilk iki sene hamilelik önermez. Çoğu kadın tüp mide ameliyatından kısa bir süre sonra hamile kalabilir. Ancak ameliyattan sonra vücut birçok değişiklikten geçecektir ve buna hamilelikteki yeni değişiklerin de eklenmesini ve tekrar kilo alınımı düşünüldüğünde pek çok kadın tüp mide operasyonunun hemen ertesinde hamile kalmayı tercih etmez.

  1. Tüp mide ameliyatı öncesinde nelere dikkat edilmeli?

 

Tüp mide operasyonu öncesinde hastaya çok yönlü bir tarama ve bir dizi test yapılır. Endokrinoloji, psikiyatri, anestezi, göğüs hastalıkları, kardiyoloji ve daha pek çok branş tarafından gerçekleşecek muayeneler hem ameliyatın olası risklerinin bütününü azaltır hem de hastanın hangi operasyona uygun olduğunun belirlenmesinde yardımcı olur. Operasyona karar verildikten sonra hastalık kilo ve sağlık durumuna göre doktorun önerdiği bir diyet ya da beslenme düzeni yoksa herhangi bir değişiklik yapılmaz. Hastalar her zamanki beslenme düzenlerinde ve klasik ameliyat prosedürlerinin gerektirdiği şekilde davranır, bunun bilgilendirmesi ve takibi hekim ve ilgili obezite cerrahi ekibi tarafından sağlanır.

  1. İki kere tüp mide operasyonu yapılabilir mi?

Tüp mide operasyonu sonrasında ideal ve sağlıklı kiloya ulaşmak 12-18 ayı bulabilir. Bu süre hastadan hastaya değişiklik göstermektedir. Kilo verme sürecindeki kişinin cinsiyeti, yaşı, kronik rahatsızlıklarının bulunup bulunmadığı, metabolizma hızı ve daha pek çok şey ideal kiloya ulaşma süresini etkiler. Revizyon tüp mide ameliyatı genellikle daha önce tüp mide ameliyatı olmuş ve bu sürenin sonunda gereken sonuçları alamamış tüm hastalara uygulanabilmektedir. Burada ilk operasyonun doğru uygulanamaması kadar hastanın sonraki beslenme düzenine hiç dikkat etmemesi de etkili olabilir. Bu tür hastalarda re-sleeve yani revizyon tüp mide operasyonları tercih edilebilir. Ayrıca obezite seviyesi iki cerrahi işlem gerektirecek kadar yoğun olan hastalarda da ikinci bir tüp mide operasyonu ya da farklı cerrahi işlemler uygulanabilir.

*Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

 

Gastrik By-Pass

Gastrik By-Pass

Yeme alışkanlıklarının değişmesi ve fast food dediğimiz yemeklerin yaygınlaşmasıyla birlikte obezite de günümüzde en çok karşımıza çıkan sağlık problemleri arasında yerini almıştır. Kişiler obezite problemini çözmek için birçok yönteme başvurmaktadır. Gastrik By-pass da obezite problemini çözmek için sıklıkla başvurulan yöntemler arasındadır ve ABD yanı sıra birçok Avrupa ülkesinde en fazla uygulanmış olan obezite cerrahisi yöntemi olarak bilinir.

Gastrik By-Pass Nedir?

Roux-en-Y olarak da adlandırılan gastrik by-pass ameliyatı besin alımının kısıtlanmasını sağlayan ve bunun yanında bağırsak fonksiyonlarında değişikliğe neden olarak besin emilimini azaltan bariatrik bir cerrahi yöntemdir. Bariatrik cerrahi, morbid obezite tedavilerini kapsayan genel bir terimdir.

Bu cerrahi yöntemde mide ve bağırsağın yapıları değiştirilmektedir. Mide hacmi küçültülmesi sonucu besin alımı kısıtlanırken bağırsak yapısında gerçekleştirilen değişim sayesinde de besin emiliminde azalma sağlanmaktadır.

Bu cerrahi yöndem morbid obezite (40’tan büyük bir vücut kitle indeksi olarak tanımlanır) dışında tip 2 diyabet , hipertansiyon , uyku apnesi ve diğer komorbid durumları tedavi etmek için de kullanılmaktadır. Gastrik by-pass yöntemi sayesinde hastalarının uzun vadeli ölüm oranının %40’a varan oranda azaldığı gözlenmiştir.

Gastrik By-pass Çeşitleri Nelerdir?

Gastrik by-pass operasyonunun yapılış şekillerine göre 3 farklı çeşidi vardır. Bu çeşitleri:

 

ROUX-EN-Y (PROKSİMAL) ROUX-EN-Y (DİSTAL) LOOP GASTRİK BY-PASS (MİNİ GASTRİK BY PASS)

ROUX-EN-Y (PROKSİMAL)

Nutrisyonel problemlere en az yol açan yöntem olduğu için en sık kullanılan gastrik by-pass çeşidi olarak bilinmektedir. Aynı zamanda ABD’de en fazla başvurulan bariatrik cerrahi yöntem olduğu belirlenmiştir. Bu yöntemde ince bağırsağın emilim fonksiyonlarının büyük bir çoğunluğu korunmaktadır. Bu şekilde tedavi edilmiş kişi yemek yediği zamanlarda çok kısa sürede doygunluk hisseder.

ROUX-EN-Y (DİSTAL)

İnce bağırsak yapısında değişiklik yapılmasıdır. Bu değişiklik sonucunda temel olarak yağ ve nişastaların, fakat bu arada çeşitli mineral ve yağda eriyen vitaminlerin de malabsorbsiyonu gerçekleşir. Nutrisyonel yan etkiler daha fazla görülür.

LOOP GASTRİK BY-PASS (MİNİ GASTRİK BY PASS)

Loop rekonstrüksiyonu kullanılmaktadır. Basit yapılış şekli ve laparoskopik cerrahinin gelişimi ile Roux-en-Y prosedürüne bir alternatif olması nedeniyle nadir olarak uygulanmaktadır.

Gastrik By-pass Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Bu cerrahi yöntem iki aşamalı olarak uygulanmaktadır. İlk aşamada mide üst kısmı küçük alt kısmı büyük olarak şekilde ayrılır ve bu sayede yenilenlerin küçük kısımda toplanması sağlanır. Midenin bu küçük kısmı sadece 28 gram ağırlığı barındırabilmektedir. Bu sayede hastanın daha az yemesine rağmen doygunluk hissine daha çabuk ulaşması sağlanır.

İkinci aşamada ise köprüleme olarak da bilinen by-pass işlemi uygulanmaktadır. Bu aşamada ince bağırsakta yapısal bir değişiklik gerçekleştirilir ve ince bağırsak yolu kısaltılarak besinlerin daha az emilmesi sağlanır. İnce bağırsağın ilk kısmı atlanır ve midede oluşturulan küçük bölüm ile bağırsağın alt bölümü birbirine bağlanır. Yenilenler artık önce midedeki küçük keseye oradan da bağırsağın ikinci bölümüne gider. Bu cerrahi yöntem sonucunda midenin büyük bir kısmı ve bağırsakların da bir kısmı gastrointestinal kanaldan çıkarılmış olur. Bu sayede hastanın hem daha az yemesi hem de yemeklerden daha az kalori emilimi yapması sağlanır.

Gastrik By-pass Ameliyatında Kullanılan Cerrahi Yöntemler Nelerdir?

Gastrik by-pass ameliyatı yapılırken hastanın durumuna göre ve istekleri de göz önünde bulunarak bir cerrahi yöntem seçimi yapılmaktadır. Bu ameliyatta toplamda 3 farklı cerrahi yöntem bulunmaktadır. Bu cerrahi yöntemler:

ROBOTİK CERRAHİ

Bu yöntem hastanın karnında açılan birkaç küçük kesi sayesinde gerçekleştirilir. Bu kesilerin çok küçük olması sayesinde ameliyat sonrası hasta günlük yaşantısına daha kolay dönebilmektedir. İyileşme süreci kısa sürmektedir.

AÇIK CERRAHİ

Bu cerrahi yönteminde hastanın karnında büyük bir kesik oluşturulmaktadır. Bu yöntemdeki en büyük avantaj cerrahın hastanın dokularını daha net görebilmesidir. Kesinin büyüklüğü günlük hayata dönüşü ve iyileşme sürecini geciktirebilmektedir.

LAPAROSKOPİK CERRAHİ

Hastanın karnında birkaç küçük kesi açılarak yapılmaktadır. Laparoskop adı verilen bir kameranın hastanın içini 2 boyutlu şekilde göstermesi rehberliğinde gerçekleştirilen bir yöntemdir.

Gastrik By-pass’ın Sağlığa Olumlu Etkileri Nelerdir?

Gastrik bypass ameliyatının genel olarak obezite tedavisinde kullanıldığı bilinse de fazla kilolar ile bağlantılı olan birçok hastalıkta da iyileşme üzerinde oldukça etkilidir. Gastrik by pass ameliyatının sağlığa olumlu etkileri:

  • Ameliyattan sonraki 1 yıllık süreçte kişiler fazla kilolarının %75’ini kaybetmektedir. Sonrasındaki süreçte kilo kayıp hızı yavaşlamaktadır ve 2. yılda bu fazla kiloların %80-90 kadarı kaybedilmektedir. Fazla kilolar nedeniyle oluşan bazı kronik rahatsızlıklar da bu sayede iyileşme göstermektedir.
  • Hiperlipidemi hastalarındaki iyileşme oranı %94.
  • Esansiyel hipertansiyon hastalarında iyileşme oranı %60-70 civarındadır ve ilaca olan ihtiyaçta azalma gözlenmektedir.
  • En önemli nedenlerinden biri fazla kilolar olan obstrüktif uyku apnesinde iyileşme oranı %75’dir ve kişilerdeki horlama sıklığının da azaldığı görülmektedir.
  • Gastroözofajial reflü hastalığında (GÖRH) iyileşme oranı %90’dır,
  • Tip 2 diyabet hastalarında iyileşme oranı %70-80 civarındadır ve ameliyat sonrasında kan şeker düzeyinin normale döndüğü gözlenmiştir.
  • Diyabet görülme riski bulunan hastalarda ise bu riskin %30 oranında azaltıldığı belirlenmiştir.
  • Astımı olan hastalarda iyileşme oranı %82 olarak gözlenmiştir.
  • Hasta diz ve bel bölgesinde fazla kilolardan dolayı olan yüklenme azalmaktadır ve bunun sonucunda da diz ve ayak bölgelerinde oluşan osteoartrit gibi hastalıklarındaki iyileşme oranı %85’lere çıkmaktadır.
  • Kişinin fazla kilolarından kurtulmasıyla birlikte kendine olan özgüveni yerine gelmektedir ve böylece depresyon görülme riskinde %72’lik bir azalma söz konusu olmaktadır.
  • Bacak şişmesi gibi durumlara yol açan venöz tromboembolik hastalıkların görülme sıklığında azalma olmaktadır.

Gastrik By-pass Ameliyatı Sürecindeki Olası Komplikasyonlar Nelerdir?

Bu komplikasyonlar uzun vadede görülenler ve kısa vadede görülenler olarak ikiye ayrılmaktadır:

 

  • Kısa vadede görülebilecek komplikasyonlar: Kaçak riski, kanama riski, solunum yolu enfeksiyonu, emboli, kesi yeri fıtığı, yara enfeksiyonu.
  • Uzun vadede görülebilecek komplikasyonlar: Mide ülseri, safra kesesi taşı, kesi yeri fıtığı, bağırsak tıkanması.

*Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

 

Contact

  • 3111 West Allegheny Avenue Pennsylvania 19132
  • 1-982-782-5297
    1-982-125-6378
  • support@consultio.com

Brochures

View our 2020 Medical prospectus of brochure for an easy to read guide on all of the services offer.

Our new website and health tourism software will be at your service very soon.